2 Ağustos 2017 Çarşamba

Dizel Partikül Filtre Temizleme Seti ve insan tarihi bilgi

dizel partikül filtresi temizleme ve insan tarihi bilgi 


http://motoryagiteknikleri.com/dizel-partikul-filtre-temizleme-seti-ucuz-fiyatlari-45.html

dizel partikül filtresi temizleme ve insan tarihi bilgi Akşama kadar, verandada tek dizel partikül filtresi temizleme kelime etmeden oturduk. Hay-tında ilk kez birine âşık olmuş, o da ruh hastası çıkmış her İL gibi hayal kırıklığı uçurumundan aşağıya yuvarlandı, akşama ^ dar sessizce... Benim de, ne onu mutlu edebilecek, ne de için üzülecek gücüm vardı. Beni ölümsüzlermişçesine seveni mi terk ettikten sonra bile yüzlerini sadece iki defa rüyamda^, müştüm. Bu küçük kız mı hayat öpücüğü verecekti, olmayan vicdanıma ? Bir ara Anita kalkıp içeri girdi. Bir şişe şarabı küçük yudumlarla bitirmiş ve gözlerini kısmaya başlamıştı. Başı dönüyordu belli ki... Ben, zihnim ölmeden önce neler yapmam geıekŞ nî düşünüyordum. Geçmişime dair birçok dizel partikül filtresi temizleme tarih, isim sifiar&ş başlamışsa da Kinyas yok olmuyordu. Onun hayatta olduğuna emindim. Doğaüstü, bilimkurgu bir yetenekten kaynaklannuyoı du tabiî ki bu inancım. Sadece, Kinyas’m kolay ölmeyecek biri olduğunu ve çok şanslı adımlar attığım biliyordum. 0 kadar. Ve Kinyas'a son bir kez ulaşabilmenin yolunu düşünüyordum. Bft rtontei en son gördüğümüz yer Ankara’daki Hilton’du. Amaü f§§ oradan uzun zardan önce yok olduğunu biliyordum. Afrika’!* dönmüş olamazdı... Sanmıyorum kıtaya tekrar gelecejpî§t bm şey olduysa bile, bunu tek bilecek insan Loopmg’di. §11 (Mf des Sporta’a uğrardı, (kası, bizim ydlar önce to’da ilk pizza yediğimiz yerdi ve belli bir kutsallığa
“Bu, okuldaki sınıfımla çekilmiş bir fotoğraf. Babam, Amerikalıların kurduğu bir madende çalışıyordu. Kazandığı para bize iyi bir hayat vermesine yetiyordu.”
Demek, İngilizcesi fotoğraftaki okul binasından süzülüp çıkmıştı Çok rahatlamıştım. Ben de Anita’yı, İngiltere’den kaçırılmış sarışın bir Emma sanıyordum!.. Anlatıyordu.
“Sonra maden kapandı. Babam uzun süre iş aradı. Ama bulamadı Kimse yardım etmedi. Kardeşlerim ve ben çalışmaya başladık. Önceleri iyi gidiyordu. Ama sonra biraz büyüyünce, evini te-mıztediğim kadrom kocası annemlere, bana ayarlayabileceği çok paralı bir işten bahsetti. Ve babam, adamın beni nereye götürece-pıi fahişe olacağımı bile bile kabul etti. Üç ay önce de öldü ba-«v Hiç üzülmedim!.. Sonra da seni gördüm o barda... Ben hep ’«Usuz oldum Ama seninle hayatımın değişeceğini sandım. Ama **> de herkes kadar kötüsün. Erkeklerden nefret ediyorum!”
“fim de" dedim içimden. İşte bir ortak nokta! Üstelik, ben nef-«tasulp daha da cömerttim. Kadınlardan da nefret ediyordum. AîiJte’iüfi çocukça oyununu. Her dakika daha da dal tj jyguaal M» denizde yüzüyordu. Bir yanda, bırakamaya-mhyt bir bayat, diğer yandan da âşık olduğu ama ken-Mçbir duygu beslemeyen adamla ilgilenmek mecbu tasanın yapmam gerekem kapıyı çekip gitm
şeye koyup okyanusa bırakmıştık. İhtiyacı olan birini \ ümidiyle. Bizim gibi insanların işine yaramazdı gurur Aklımdan geçen düşünceyi, zihnimin gizli bölmesin^ ^ le yasakladığını ve bu düşünceyi gerçekleştirdiği tak^^ sel ölümümün gecikeceğini, belki de tehlikeye gireceğe dum. Ama çok insana zarar vermiştim. Bir tanesini dahaa^1, olmak, her ne kadar umursamasam da, meşgul edecekti “Anita, bu gece seninle yatacağımorkunç bir inşam Uyutulması gereken kuduz bir köpek gibiyim. Ve şimdi de uyu maya gidiyorum” deyip kalktım. Gözlerinden neredeyse, çizgi filmlerdeki gibi şimşekler çıkacaktı. Merdivenleri çıkarken ağır ağır, beni çağırdığım duydum. Eğer bunu pişmanlıktan, hâlâbeni sevdiğinden yapıyorsa onu öldürmeliydim. Anita’ya, onu sevme diğimi anlatmanın başka bir yolu var mıydı ? Evet, belki kalbini ve penisimi yerlerinden söküp, “Tamam, al bunları. Git, ileride oynaT diyerek de halledebilirdim sorunu ama yanımda steril ta neşter yoktu,
Uoaa kattaki odalardan birine girip içerideki yatağa uzandı zihnimi ele geçirmesine çok az kalmış olantfr ktdianmayacaktırn... Sonr^jj^ sesleri d# iAmtm ve fotoğraf aihümü^fKte ka
K°,Udoğnı. “Uyu” dedim. Göğsüme başını koymuş ve gözlerini ^tmıştı Sağ koluyla sarılmıştı bana. Anıta hâlâ âşıktı bana. artık, aşkını beyninde açtığı bir çukura gömmeyi öğrenmiş-
Köpeklerin kemiklerini gömmesi gibi
0 gece, Anita’nm bedenime, yaşadığı müddetçe en büyük şefaati, ilgiyi göstereceğine inandım. Anita doğru bir seçimdi. Ama ben, onun için yanlış olandım. Sonra uyuduk ikimiz de. Biraz okyanusu duydum. Sonra o da sustu. Anlamıştı herhalde, dostunun gözlerini kapattığını...
Looping in sesi çok kötü geliyordu, telefonun diğer ucundan. Önce, hâlâ hayatta olduğumu öğrendiği için sevinmiş, daha sonra ise birden ciddileşip nerede olduğumu sormaya başlamıştı. “Kayra, burada hiç iyi şeyler olmuyor. Birkaç kez, Koffî oğluyla kaleye geldi dedi. Koffi’nin bir oğlu olduğunu ilk kez duyuyor-
Ortalıkta, senin Amidou Ali’yi öldürdüğün haberleri dolaşıyor Amidou kimsenin umurunda dizel partikül filtresi temizleme değil. Ama Koffî intikam peşinde. Seni görüp görmediğimi sordu. Gerçeği söyledim. Yani Abidjan dan ayrıldığını ve nereye gittiğini bilediğimi. Ama o sem bulacağına yemin etti karşımda. Ve o yaşlı keçinin bunu yapmak gereken bütün mada sahip olduğunu da biliyorum! Oğlu da senin peşinde. Amidou, yıllar önce onu da Müslüman yapmış. Bern ölümünün Allah'm bîr emri olduğunu söyledi. Eğer hâlâ bura-ardaysan, derhal terk et olduğun yeri! Koffı’den değil, ama oğ-midari korkmalısın!”
Hu* aklıma gelmemiş olan bir gelişmeden bahsediyordu. Kof-fP Amidou nun ölümüne üzüleceğini biliyordum ama işi bu den götüreceğini tahmin etmiyordum. Ve üstelik, intikam
Bana Café des Sports aracılığıyla ulaşmak isteyen tek bilirdi, o da Kinyas! “Sana bir adres vereceğim” dedim, y ^ I né’nin emlak bürosunun adresini yazdırdım. Looping, k0^7 I haber vermezdi ama yine de Afrika’daydık! İnsanlar, kan bag? I olan birinci dereceden akrabalarını, yani anne babalarının^ H lerini cam parçalarıyla deşiyordu. Dikkatli olmalıydım.
“Gambiya mı ?” dedi. “Ne yapıyorsun orada?”
“Uzun hikâye...Sen kutuyu verdiğim adrese yolla!” dedim| I raz daha konuştuk Abid[jan’daki son gelişmeler hakkında fo I nand’ı Pinou’nun öldürttüğü sanılıyordu. Rahatlamıştım. Birde, I Femand’m aptal boksör çocukları tarafından intikam için kova- ■ \anmak istemiyordum. Sonra, Looping sordu:
“Sen, ne söylemek için aramıştın beni?”
Yutkundum. Yalan söyleyecektim.
“Sadece sağlığını sormak için. Çok teşekkür ederim Looping Gerçek bir dostsun!” deyip kapattım telefonu...
Anıta dışarıda başlayan yol yapımıyla ilgileniyordu, Verandası çıkıp oturdum. Koffi sorunu aklımı karıştırmıştı. Bir daha şiddet işlerine girmem imkânsızdı. Yeteneklerimin çoğu tarihe karışıp ir Abk^an’a asla dönemezdim. Ve burada da beklediğim sürece Kûtftmn ya da oğlunun her zaman için beni bulma ihtimali ol# bir anda, cinayet planlarına dönmüş vefe MjtfMt #ttkteceğimı düşünmeye başlamış olmam, bütün to im ^eymmdt kapanmış çekmecelerin, üstlerine kilit vurÉü açılması anlamına geliyordu. Bir çözümü Örnekte KafiVyı, iıiçbir zaman, Amidou’yu * mmdumnayarağınu bildiğim için, ikna
bir zenci varken ortada, beyaz bir adama kimse inanma* 1 büjan’da. Dolayısıyla geriye kalan tek çare, onlar beni Öldür-^ heııim Koffı ve oğlunu öldürmemdi. Bu işi yapamayacağı-ın onlan bir yere kıstırıp beyinlerini mermiyle doldurama-"’(.¡taın farkındaydım. Bir başkasına yaptırmam gerekiyordu. Kesin bir sonuç elde edebilecek kadar acımasız ve güçlü birine. Ajdıma bir isim gelmişti. Bedenen güçlü olmasa da, sahip oldukları onu Afrika’nın belli bir bölgesinin Balthazar’ı haline getirmişti, Feridoun! Evet, bana yardım edebilecek tek adam, yüzünde gtineşin açtığı yaralarla dolanan Ar ap’tı. Ama karşılığını almadan lalını bile kıpırdatmayacağını da bilmiyordum. Ya para ya da işine yarayacak bir bilgi. Ama şu aralar, daha on yedi yaşımdayken nerede olduğumu bile hatırlayamayan ben, Feridoun’un işine yarayacak bilgiler konusunda da zengin sayılmazdım. Ancak her ne kadar gerçek bir bilgiye sahip değilsem de, sahte bir tane yaratabilirdim. Feridoun, Samuel Pinou için ters takla bile atabilirdi. Ona yaranmak için kendi annesini öldürtürdü. Ve Pinou’nun aklında bir isim vardı. Öyle bir isim ki, ölü olarak ayaklarına serildiği takdirde mutlu olacaktı. Bu isim, hatırlayamadığım bir süre önce, soz konusu kişinin kendi parmaklarına harflerini yazdığı isimle aynıydı; Kinyas. Kan kardeşimin hayatım kendiminkini kurtarmak için satabilirdim. Belki de hayatımın son yalanı olacaktı bu. Ama ben peşimdeki iki vahşiden kurtulmuş olacaktım. Ateşle oynadığımın farkındaydım. Vereceğim adreste Kinyas’ı bulamayınca kıçıma Afrika'nın en iyi organize olmuş suç örgütleri ¡akıtacaktı. Dolayısıyla bütün soğukkanlılığımı koruyarak, açık tmmmk için elimde kalan dolandırıcılık yeteneğimi kullanma-itfmû öncelikle, benim burada olduğumu kimsenin bilmemesi sinyordu Kıtayı deniz yoluyla terk ettiğim söylentisini yayabi-crıdonn h* konuştuktan sonra. Evet, en iyisi bu, diye dü~ Telefon ahizesin* kaldırıp kulağıma dayayana kadar ka-vemuşcım butun yapacaklarıma. İki kez çaldı telefon, aradı-fjçun£WU ıpti0ie<ten açıld
Sıtma krizlerimdeki gibi saçmalamaya başlamışta yoktu. Titremiyordum ama kafam patlayacak gibiydi. önüne, ibrenin kırmızı bölgede olduğu bir hararet iiyordu. Biraz daha bağırıp çağırdıktan sonra capucc\ıvo'y\\b% meden koydum yere. “Yardım et T dedim Anita’ya. ’LavaÄvVa^ M felaket yaşadığımızı ve bugünlerin geride kalacağım soylüy^ 1 malıydı kendisine, her mutsuz insan gibi. Bugünler gervk^ cak... Kalmayacak! Her gece, herkes bütün acılarım gözlerini kapattığında. Böyle olmasa, binlerce çeşidi o\w uyku ilaçlarının ?
"Yukarı çıkmama yardım et. Yatmak istiyorum, buta™ yim* dedim. Sağ kolunu omzuma atıp ince bedeniyle bm te olmaya çalıştı, ikinci kattaki odaya girene kadar. Somata kendimi yatağm ortasına. Kalbim yavaşladı. Tansiyonum1 te döndü , Hararet ibresi diiştti... Hayat normale ddndü.TS medim!
ilginçtir, Batı Mrika da güvenilecek tek resim kırvvı dir Yollanan bütün evraklar, mektuplar bir gün mnt buralarda Avrupa’dan daha şok msar fffctöı daha az adres vardır. Postayla yapılan tass çok rağbet ettiği bir pa
„e san imiş para vardı. Looping’in benim için yaptıklarının * binde biri kadar para. partikül filtresi temizleme Hiçbir zaman çok parası olmadı-¡rin hediyemin onu biraz olsun rahatlatacağını düşünüyor-
^iia verandadan salona girdi. “Kuzenim Noah geldi. Dışarıda bekliyor- İstersen çağırayım” dedi. Elimdeki zarfı Anita’ya uzatıp «Şimdi neyle meşgul oluyorsan bırak ve bunu postaneye götür" dedim, oturduğum kanepede arkama yaslanırken ve asıl sorusuna yanıt olarak ekledim.
“Evet, çağır kuzenini.”
Anita, bir saat içinde döneceğini, şehre inmişken birkaç alışveriş yapacağını söyleyerek çıktı. Anita’nm peşinde hiçbir pezevengin olmayışı, onu fahişelikten kopartırken kimseye bedel ödememiş olmam normal değildi. Belki de bana söylemeden, kendisine verdiğim parayla işin o kısımlarını halletmişti. Büyük ihtimalle annesi satıyordu Anita’yı ve bir defaya mahsus olarak gidip, büyük bir para verip kurtulmuştu herhalde, diye düşünürken, veranda kapısından içeri kafasını eğerek, iki metre civarında bir adam girdi. Silahımı hep belimde taşıyordum, Feridoun’la yaptığım görüşmeden sonra Birden elim kabzasına gitmişti bana doğru gelen devi görünce. Ama Anita’nm kuzenini bekliyor olduğumu hatırladım. Bu gelen de kuzendi! İki kuzen gibi duruyordu ama bir kişiydi. Önüme geldi ve durdu. Ellerini önünde birleştirip ayaklarına bakmaya başladı. Ben oturuyordum kanepede ve o gerçekten de bir yan tann gibi görünüyordu. Üstünde sadece, di-M mtiM mâm inen, kesilmiş bir pantolon vardı. Her kasının, |§î H ı,uiadayım dercesine, kendisini bedenden dışan çıkarmaca ««tffrf« ve dolayısıyla üniversitede birinci sınıftayken gördü-km ateai jnffti" maketlerine benzeyen gövdesiyle çok güçlü gö-- ¡fa 0uomu Mölına’nın Diedonne’sinden daha da iri-* kt-HunihbüdığS
iyi bildiğim korkuyu hissediyordu, suyun ürerindekh%| de işleyen akıntıyla, kumların ayağının altından (H kaynaklanan. Yüzücülüğüne güvendiği oranda bus^l di. Ama genelde, tehlikeli olurdu böylesi açılmalar. şuursuzca atılan taklalarla sonuçlanabilirdi ya da suyu^ bir kaya parçasının dağıttığı kafasıyla, kuzeydeki koya 3 bir çocuk cesediyle de bitebilirdi... Her dalga gelişinde, I hizasındaki suyun içinde zıplayarak bekleyen çocuk, o JH şem dalganın uzaktan geldiğini görünce kolların ıj rak kendini hazırladı. Deniz bile titredi, o büyük <T Çocuk metreleri sayıyordu. Üç metre kala kulaç stoi^aba^B kıyıya doğru. Dört kulaç atmıştı ki, dev dalga zayıf vücudu s^' | yıp kaldırdı. Dünyanm en mutlu insanıydı artık, küçük ço^ I Milyon dolarlık uçaklann yapabildiğini, o suyla yapıyordu, I Seviyesinden yaklaşık iki metre yukarıda uçuyordu. Hiçbir I fark edemezdi küçük planörü. Sonra hafifçe inmeye başladı]^ I di, indi ve suyla kumun bir olduğu yerde kayboldu. Sahili döven dalgalarla birkaç takla attı, olduğu yerde. Sonra di ayağa kalp I yüzünü ufka döndü. Gördüğü su, onu havaiandırmıştı I dırma kuvvetinin yanında, ölene kadar yaşayabileceğin mk I anlardan bur tanesine tanık olduğunun da farkındaydı. Dalgam ■ üzerinde, dizel partikül filtresi temizleme kollarını açarak uçan çocuğun sefalet ve şiddet ülkesi de böylesine bir mutluluğu yaşayabileceği, sahilden başka bir j® yoktu. Belki bir de marihuana uçuracaktı çocuğu biraz dahabip düğünde. Ama hiçbir zaman gerçek bir uçak değil; Çünkü bftyifi ğü zaman, m o uçağa verecek parası, ne de gitmeyi hayal etiği keteden Unnin elçiliğinin, kirli pasaportuna vurduğu vize da# m oteaktı. fekrar koftu denize doğru, dalgaların iteüinden |N| lak. Yeniden uçmak içi
Kendimi, iktidarsız bir ibne gibi hissetmiştim son sozunun karcında Ama sadece bir saniye boyunca. Sonra yok oldu o düşünce, Zihnimin gizli bölmesi kanser gibi yayüıyordu kafatasıma.
«Hayır. Hiçbir şey istemiyorum. Kuzenini işe aldım. Artık, o da bu evde kalacak, Şimdüik verandada yatsın. Ona ve tutacağın, evin diğer çalışanlarına vereceğin parayı yarın bankadan gidip alacaksın. Müdürle konuştum. Altı ay boyunca bütün maaşları dağıtabileceğin kadar büyük bir para olacak. Aynca, ihtiyacın olduğu taktirde olağanüstü durumlarda kullanabilmen için de evde duracak. Yann, kendi yatak odanın bir duvarına kasa yaptırmanı istiyorum. Kasanın varlığı öğrenilebilir. Bunda bir sorun yok. Ama içindeki parayı kimse bilmemeli! Ve son olarak, üzerindeki beyaz gömleğin ve eteğinle gerçek bir meleğe benziyorsun.”
Bana olan aşkmı dizginlemekten öte, belki de kendi içinde yok etmişti. Ya da karşılık görmediği için kayıtsız davranarak yücelmeye çalışıyordu. Ne olursa olsun, ona güveniyordum.
“Tamam, yann sabahtan, orta odaya kasayı yaptırırım. Akşama kadar bitirilmesi için elimden geleni yapanm. Noah çok iyi bir çocuktur Onu işe aldığın için sana teşekkür ederim ? dedi. Son birkaç haftada geçirdiğim değişim inanılmazdı. Son dere-
ke sağlıklı bir adamdım. Ve karşımda duran on yedi yaşındaki kadın, dünya üzerindeki en seksi yaratıklardan biriydi ve ben hiçbir y vhissetmiyordum. Kendime oynadığım oyunların sonu yoktu... İUrdHh. gözüm salonun duvarındaki ahşap çerçeveli saate kaydı. Aaiuuia, evde tek bir saatin bile olmasını istemediğimi söylemişte Aititaya, çünkü nerede olursam olayım, ne kadar sağırlaşır-mm sağırlaşayım, hep o saniye seslerini duyuyordum zihnimin \M köşesinde Sürekli olarak atan o saniye çubuğunu görüyor-ı faik* benim dışımda bir hayat vardı ve o, akrepsiz, yelko-öde hele saniyesız hiç yaşayamıyordu! Saniyeler, salise-oiıoasayd
yollardan giderek çözseydim sorunlarımı, diye düşündü^ y de böyle olmazdım o zaman. partikül filtresi temizleme Ama hayatım boyunca, mantık düzeyini de tutturmaya çalışmıştım, ta ki mantık J] nn da mantıksızlık kavşağma varabildiklerini görene kadar. ] Matkabm durduğu anlardan birini yaşıyordu san viUJI etmeliydim yeniden başlamadan, boşlukta dönen bir traj tik pervanesi kadar çok ses çıkaran alet “Noah lj Büyük evlerde patronlar megafonla dolaşmalı, j Günde üç defa Noah’yı böyle çağırsam, sesim ildi lirdi... Önce büyük ayaklan, sonra kaim bacaklan ve beli, A nunda da dazlak kafası göründü merdivenin I Hızlı adımlarla yanıma geldi. Beni, sağlıklı ve f üzülmüştü. En azmdan, burnumu koparmaya çalışan üç ha# bekliyordu karşısında, o ismini bağırma biçimim düşünülürse. Kutuyu uzattım. Aldı. “Arkanı dön. Kutuya aç. İçinde bir kutuda ha var Onu da aç ve içinde ilk dokunduğun şeyi bana ver. Ve bo şalttıktan sonra kutuların ikisini de, benim göremeyeceğim şsi de yok tt f dedim. Ardı ardına gelen, fazla sayıda komut içerip du cümlem. “Neyse, o başlasın, unuttuğu zaman ben hatırlatır© dedim içimden. Ama unutmadı hiçbir emri. Sol omzunun üstünden uzattığı kâğıdı aldım. Bu, Kinyas’m el yasat dı Okuduğum ilk üç kelimede, elimde tuttuğum sayfanın. W uk başta silah zoruyla yazdırdığı kişisel hikâyelerimizin bir fŞ & olduğunu aniadun. Demek ki, Hilton’dan beri yazdık^ yollamıştı. Ve tamamım yolladığına gbre, '9
konan yüzlerce sayfaya, üzerlerinde neler yazdığını ■emeyecek kadar uzaktım. Noah kutulan atmak için mutfağa d$» yöneldiğinde, elimdeki kâğıda bakmamaya çalışarak kol-taklardan birine çöktüm. Çöktüm, diyorum çünkü tansiyonumun I düştüğünü hissetmiştim. Kinyas’ın bana her şeyi yollamasını bek-I lerdim. 0 kutunun içinden kendisinin çıkmasını bile beklerdim I de, yazdıklarım bana yollayacağını asla tahmin etmezdim. Eğer I bir daha kalemi alıp yazmayacaksa sonuna gelmiş demekti, bir I şeylerin. Ama neyin sonuna? Belki de, geceler boyu hakkında konuştuğumuz zihinsel ölümü gerçekleştirmişti. Belki de Kinyas, benim yapabilmek için bu kadar çaba harcadığım işi başarmıştı.
Ve bütün yazdıklarım bana yollayarak, kendisi gibi öldürebilmem için zihnimi, bana ipuçları vermeye çalışmıştı. Belkiler, bando eşliğinde zihnimde resmî geçit düzenliyordu. Anlayamıyordum hareketinin nedenini. Hele yazılanların tek bir kelimesini bile okumak istemiyordum, içine girdiğim otobanda çıkış tabelası görmek istemiyordum. Nerede olduğunu, bunca zaman ne yaptığım ve şimdi ne hale geldiğini öğrenmek, sadece, zihnimi canlı tutmaya yarardı. Ve bu, ihtiyacım olan son şeydi. Ben, yazdıklarımı hiç-bf yere yollamayı düşünmemiştim, ikinci kattaki duvarın içine yerleştirilen kasaya, ev yıkılana dek orada kalmaları için konulmalarını isteyecektim dizel partikül filtresi temizleme Anita’dan. Üçüncü kattaki siyah ipek çarşafın üzerine yattıktan bir hafta sonra... Ama, yazılanları yollama çıkmıştı ? Neden insanlar yazdıklarını başkalarının okumasuıı istiyordu ? Neden yazdıklarım defalarca okuyup yjtit&İmfii daha iyi keşfetmeye çalışmak yerine başkalarının rm&terMi keşfetmelerini tercih ediyorlardı? Neden Kinyas dü-inemi istemişti?
/ JM,S ve kasanın yerleştirilmeğimin tamamlandığı-
iinm uzun zamandır kesilmiş olduğunu eslerimden yumak yapıp kedi gibi oy-
lak döndü* Gerçekten de ağlıyordum. Ağlamıştım W
dim ! Belki de, en sonunda zihinsel Ölümün yar ona ulaşabileceğimi anlamıştım. partikül filtresi temizleme Hayatımda ilk defa, ^ ,?%v ğim bir şey çıkmıştı! Varlığına sadece benim inandığa ğurıı boyunca hayal ettiklerimin hiçbiri gerçek değildiTV' nim, gerçekten de ölümünü bulmuştu. İçindekilerin heZH tün bildiklerimi, beş duyumun algıladığı hayatı kâğıda dök^ ^ ğersiz yazılara dönüştürdüğüm gün zihnim sonuyla buh^
Tek yapmam gereken, son bildiklerimi de yazıya dökmeye^ etmekti... An ita yanıma oturmuş, gözyaşlanmı silerken Î sevmeyeceğini biliyorum. Anlayamadığım bir şekilde ken^ dürmeye çalıştığının, da farkındayım. Ve eve, bana harcadığı^! rayı ancak insan öldürerek kazanmış olduğunu da biliyor^ Ama sana yine de âşığım ! Ve bu, hiçbir zaman değişmeyen Ama bil ki, senin çatımın altında başka erkeklerle sevişeceği Çığlıklarımı duyacaksın. İçki içip sarhoş olacağım. Kahkaha^ mı duyacaksın. Ben senin gibi değilim. Ben insanım!* dedi.
Söylediği her kelime, gözümün önünde müzik notaları gibiı^. şuyordu. Haklıydı. Bütün dünya haklıydı! Annem tembel oidş. mu, babam aptal olduğumu söylerken haklıydı. Sadece fitili Um, mum gibiydim. Hiçbir şey ifade etmiyordu ne yüzüm, ne bedenin Hiçliğe doğru adım adım giderken, an ve an hissetüMerinü anlamı ya çalışıyordum. Anita'nın yüzü şişmeye başladı. Elleri büyüâ parmakları uzadı, Bir ara Kinyas’ı gördüm. Benden bir sigarai& # *içmiyorum İd ben” dedim. '‘Bıraktım! Teşekkür ederimy* dığın paket için” dedim. “Yapmam gerekeni bana anlatüj^içıfc şekkür ederim.” "Ben sana hiç paket yollamadım” dedi. Gülmese b*fhâı Kahkahaları kilise çanlannm sesine benziyordu. KıriaSfc ellerimle. Koşmaya başladım. Elimde usturam vsi ' ■ mden itamlar akıyordu. Koşuyordum. Bütün goîlp Kâimm bulanduıyordu. Ve birden, ayağım kaydı--- dizel partikül filtresi temizleme

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder