2 Ağustos 2017 Çarşamba

dizel partikül filtresi temizleme ve insan analizi bilgisi

dizel partikül filtresi temizleme ve insan analizi bilgisi
 Dizel Partikül Filtre Temizleme Seti

 Dizel Partikül Filtre Temizleme

dizel partikül filtresi temizleme ve insan analizi bilgisi de ben ödüyördum, başımdaki, uzun süre açık kalan spotla-,Ji11 trafolarından gelen sürekli ve tekdüze gürültüye benzeyen ^le Hayatı boyunca spor yapmamış birinin bir sabah uyanıp gün boyunca ağırlık çalışmaya başlaması sonucu on beş gün süresince bütün kaslarının kâbuslar gördürtecek kadar acımasına benziyordu beynimin ağrısı...
Uyuyabilirdim Amidou gelene kadar. Büyük ihtimalle Koffı’nin dediği gibi bugün gelemeyecekti. Çünkü eminim ki, ancak gece yansından sonra haberi olabilecekti kendisini beklediğimden. Güneşin aydınlattığı sokaklarda Koffî’nin ona gitmesi imkânsız olduğundan tahminirnce ancak yarın gece görebilecektim Ami-dou'yu. Böyle bir durumda kalsa, onun beni öldürüp öldürmeyeceğini düşündüm. Yanıt hemen geldi. Hiç zor değildi tahmin etmek. Amidou önce Pinou’ya işi kabul ettiğini söyler ve karargâhtan kurtulur. Daha sonra da Pinou’nun peşine taktığı adamları bir şekilde öldürerek yok olurdu. Beni öldürmemek için bu kadar zahmete katlanırdı. İdealini gerçekleştiremediği için yeterince utanıyordu kendinden. Bir de, beni öldürmenin getireceği vicdan azabım ekleyemezdi utancına.
Doğruları, prensipleri olan insanları hep sevdim. Onlara imrendim. Eğer kendime bu kadar kolay yalan söyleyemiyor olsaydım ben de onlar gibi olurdum. Ama her sabah edindiğim bir doğuyu on iki saat sonra, gecesinde yerle bir ettiğim için ve üstelik bunu yapmama da son derece mantıklı, inandırıcı bahaneler bu-
^bîldığim için sadece stili olan bir adam oldum ben. Prensiple-^ yoktu belki ama stilim vardı. Stilime uzun, düz kesimli saçla-
110 özenle şekillendirilmiş bıyığım, siyah gömlek, pantolon, ce-ve her zurnan temizlenmiş olarak ateşlenmeyi bekleyen Sahildi O kadar. Hayatımda tekrarlanan başka da bir alış-ffiftyoktu Ama Bargul’a ayak bastığımda, onlar da yok ola-^ Sürâfciyia hep kaybolacaktı...
yavaş krallığına çekilmeye başlamıştı. Yarın sava-devam edecekti, Ve elbet bir gün dünyayı ışın-JpUataeakU Her maddenin kaynama ve buharlaşma nok-§#§§11* öğrenmiştik Dünyanın da olmalıydı. Ve büyük bu-
horlaşma günü gelene kadar güneş atmosfc gözlükleri, her şeyi parçalayıp delmek İciıTi şey dost değil bu evrende. î nsanlannanlamZr^^ Güneşin sayesinde değil dünyadaki hayat. Güneşi harlaştırma arzusundan
On beş yaşımdaydım. Ailemle, Avrupa kıtasının er\ S\\^,,M si olan Lüksemburg’un dört şeritli otobanlarından birm^ yorduk. Saatte ortalama hemen hemen bütün arabalar^ ^ gittiği bir yoldu, üzerinde gittiğimiz. Uçakların sıkışüVdarm^^ bilecekleri genişlikte. Saat gece yansına yaklaşıyordu. bütün şeritleri kırmızı ışıklarla doldu birden. Otobanda o ^3^ kadar hiç görmemiş olduğum bir trafik vardı. Yüzlerce arifem ^ cenin karanlığında birbirlerinin arkalarına sıralanmış m
Biz de beklemeye başladık. Sonunu göremediğimiz dört kuyruk birkaç saat hareketsiz kaldı. dizel partikül filtresi temizleme Herkes arabasmdan ne olduğunu anlayabilmek için birbirine sorular soruyor, bu ^.1 ya, bir buraya koşuşturuyordu. Bir elektrik direğinin olma ihtimalinden takla atmış bir tınn yolu kapatmış olabite ne kadar sayısız talimin uçuyordu havada. Annem, babarcvV
arabadan inmemiş, bekliyorduk. Sohbet ediyorlardı her ım gibi. Hayattan, arkadaşlarından, tatilde gidilecek yerlerde! ^ediyorlardı. Annem ile babam. Gülüyorlardı bazen. 0x0 şmda doktor olmaya karar vermiş, başarılı ve yetenekli < aklan vardı arka koltukta otur an, buğulu camdan dışar derken hiçbir şey duymayan... Aramızda belki sadece ümlik bir mesafe vardı ama ben, ailemin arabasındak gaydakı çekme halatı gibi hissediyordum...
Kafamı dayadığım camın titremesi arttı. Hareke Ymfş da olsa, diğer şeritler de ilerlemeye başlamıştı »Mir* bu «eldlde gittik. Diğer arabalardaVnteri se MMnMişlulcianıi) tahmin etmeye çalınıyordum M H M* «yriogUr uyduruyordum
¿jfa Romeo’da bir kadın ile adam vardı. Arabayı kullanan ada 1(1 ytuğunun arkasında kadının yüzünü profilden görebiliyor-^ ^damınsa sadece alnı ve saçlan görünüyordu. Birbirlerine Kj„]ş trafikte çok ateşli bir şekilde kelimeler söylüyorlardı.
oşıualannın sıcaklığını yaptıkları hareketlerden anlayabili-0rdum. Kadın elini açarak adamın yüzüne doğru tutarken, ya-utndaki de direksiyonu yumrukluyordu arada bir. Kavga ettikleri kesinlik kazanmıştı... Annemler birbirlerine tatlı sözlerle hitap ederek başladıkları konuşmalarını sürdürürlerken ben, kadının açılıp kapanan ağzını hayalî kelimelerle dolduruyord
“Çok saçma konuşuyorsun! İnsan nasıl emin olamaz böyle bir şeyden?”
“Anlamıyorsun beni. Her şey çok farklı olabilirdi eğer sen dürüst olsaydın. Bana baktığında beni gördüğünü büe sanmıyorum.”
Tabiî ki seni görüyorum! Ben seni seviyorum. Her şeyi zorlaştıran sensin!”
Burada adam sol elinin işaret parmağını kadına doğrultuyor. Ve parmak unutulduğu için kadm konuşurken de birkaç saniye havada kalıyordu.
“Ben seni sevebilecek tek kadınım dünyada. Seni sevebilecek tek kadın! Tabiî anneni saymazsan!”
Burada adamın güldüğünü geriye doğru giden kafasından tahmin edebiliyordum. Ve en kötüsü, ilerlemeye başlıyorduk. Alfa’yı fedfite bırakıp birkaç araba önlerine geçtik. Sinirlenmiştim, kendi yazdığın ve hiç tanımadığım iki kişiyi oynattığım piyesimin yanda Mknesine. On dakika sonra tekrar yanımıza ulaştılar. Ve ««liferde, adam vitesi boşa atıp el frenini çektikten hemen son-m kadını ¡öpmeye başladı. Görüp görebileceğim kavga sonrası <*püpeterınin en gerçeklerinden bir tanesi. Anladım ki, aslında etüğun kadar ağır konulardan kesinlikle konuşmamışlar-feriki de adam dün seyrettiği bir filmi anlatıyor, kadm da ara-
ha önce hep kadınlarla yatmak ve uyumak için kullandjH odasından, geldiğimden beri hiç çıkmadığım için. SağhğuJJJ^^B rinde olduğunu ancak kendimi yorgun hissettiğimi, dinlet I gerektiğini söyledim. Amidou’yu dün gece saklandığı yerde ^ muş ve mesajımı iletmişti. Koffi’nin dediğine göre, önce öne^ menıiş ancak sonra neden çağırdığımı öğrenmek için bir sürü ^ ru sormuştu. Belli ki şüphelenmişti bir şeylerden. Belki Kofl}^ rip bir hareket sezmişti yaptıklarımda. Belki de siyah cipi edip Amidou’ya haber vermişti. Ama emin olduğum tek konu,% I
tün Afrika’dan kuşkulanabilecekleri, ancak asla benden zarar gelmeyeceğini düşünüyor olmalarıydı. partikül filtresi temizleme Amidou’ya kazık atacak I son adam bendim. Koca kıtada sadece benimle Türkçe konuşa I yordu. Sırf pratiğimizi kaybetmemek için bile birbirimizi öldür- I meyeceğimizi bilirdi. Sonuçta KofiL Amidou’nun bu gece gelme- I ye çalışacağını söyleyerek odadan çıkıt..
Dün gece çok terlediğim için çarşafların değişmesi gerekiyordu. Ben duş alırken, Koffı yeni çarşaflan yatağa sermiş ve çıkmıştı. Ortalıkta duran tabancayı önemsemeyecek kadar ne işler çevirdiğimi bilirdi. Soğumuş capuccino’yu balkonda yudumlarken, gökyüzü ile suyun buluştuğu çizgi üzerindeki beyaz köpüklen seyrettim. Ne zaman taşacak sular, denizler, okyanuslar, diyedü-f ündüm. Ne zaman bütiin dünya taşan nehir sularının altında kalacak? Yaratıcı ne zaman anlayacak hatasını?..
Eşyaları gözden geçirdim. Kıyafetlerimi koyduğum valiz, belge-İtrim d* bugüne kadar yazdıklarımı içine koyduğum büyük spor fıtrim Ve birkaç ufak eşya iah v Kinyas’m sotv görüşmemize te arabadaydı, başka b
¿e biliyordum. Bu emirler son anda geliyordu. Birden çinide kelimeler canlanıyordu ve o şekilde anlıyordum 'yapıt
0 gereken bir iş olduğunu. Sonunda tam bir şizofren olmayı başarmıştım. Beynimi tamamen ikiye bölmüştüm. Bir tarafı yaşa* dıgım hayata dair kararlar alırken, diğer tarafı zihinsel ölümümle ilgileniyordu. Ve bu yazılan yazan ben, diğer tarafla karşılaşmadan yaşıyordum. Ama iki tarafında da tek bir arzu yankılanıyordu, kafamın. Bir an önce bedenimin yaşadığı hayatı bitirip zihinsel ölümümü başlatmak...
Amidou'nun gelmesini beklemekten ve bütün düşüncelerimi bu konuda toplamaya çalışmaktan başka yapacağım bir iş yoktu. Odadan bir yürüyüş yapmak için bile çıkmak istemiyordum. Duvardaki saat Öğleden sonra dördü gösteriyordu. Önümde en az altı saat daha vardı. Amidou geldiğinde hemen burada öldüremez-dim. Silah sesi otelin duvarlarını delip Koffi'nin kulağına kadar giderdi Ve partikül filtresi temizleme çıplak garsonlarım, komilerini, toplayıp üstüme salardı hepsini. Öyle bir durumda beni dinleyeceğini hiç sanmıyor-1 dum Amidou’yla aralarında kardeşçe bir ilişki vardı. Koffî, Juli-an Khyle’m yaşamış olduğu hayata hayrandı. Kendisi hayatı boyunca bütün beyazlar tarafından hor görülmüş olduğundan, anlatılanlara göre kolonicilerin annesine tecavüzlerini izlemek zorunda bırakıldığından, yaşayan her beyazdan gizli ama derin bir tonda nefret ediyordu, Ve kendi yapamadığını Amidou’mın gerçekleştirmiş, siyah bir isyan başlatmış e lması, onu gözünde ilahlaş-ürauştı. dizel partikül filtresi temizleme Ferde cesedi yatarken söyleyeceğim hiçbir sözü duymaz ^teıdî elleriyle boğarak öldürürdü ben
gulainahydıırt bulduğum numarayı. Sol elimle denil t ■ yani sağ (aradaki bambıı evleri göstererek, "Maquis sols burada mıydı?” diye sordum. Cümlenin bitimiyle lor ^ ııındaki cama çevirdi. Aynı anda sol elimle belimdeki »¡ı^, ^ rıp, sağ kolumun üstünden tutup tetiğe bastım. Hiçbir şeyi luda mermi olduğuna emindim. Tutukluk yapmıştı. Tetik«*, duyduğu anda Amidou kafasını çevirip, önce dolunayın ml, parlayan kendisine doğrultulmuş çeliğe, sonra da gözlerimek ti. Bir saniye birbirimizin gözlerine baktık. Ruhlanmızm rön^ lerini çektik o bir saniye boyunca. Sağ elinin deri montumıniç» de kaybolduğunu görünce ikinci kez bastım tetiğe. Öyle birte oldu ki camlan kapalı arabada, deprem olduğunu, yerin yanku m, dünyanın bölündüğünü sandım. Kafasına doğru tuttuğum» lalı tan çıkan kurşun yanağından girmişti. Arabanın sağ ön can karanlıkta, üzerime bir kovayla siyah boya atılmış gibi duruyor du. Yüzüme birkaç damla kan sıçradığının farkmdaydım. A® hâlâ sesini kulaklarımda duyduğum patlamanın çınlamasını fe liyordum. Kısa mesafeden başına yediği kurşun Amidou’yu, den-sini deldikten hemen sonra öldürmüştü. Silahın geri tepmemden, dirseğimi kapının koluna çarpmıştım. Amidou’nun kafası kurşunu ilk içine aldığında, sağ tarafa doğru havalanıp uçmak» teıtîif, ama seksen kiloluk bir vücuda bağlı olduğu için fazlama ğa gidememiş, önüne düşmüştü. Çenesi neredeyse göğüs fena kadar inmişti. Gözleri açık ve hâlâ silah tutukluk yaptıklar, sonra
tTpM. Birkaç saat sonra çekilecekti okyanus. Medcezir te-'^eyecekti kumun içindeki her pisliği... Kapısını açtığımda Ami-1,1 ,,.„n cansız vücuduyla birlikte arabanın içindeki kan koku
¿işarı fırladı. Sürükleyerek, dalgaların içine götürdüm ağır vü-cudonu. Dizlerim ıslanıyor ve Amidou’nun vücudu ıslanan kıyafetlerinden, derilerinden dolayı ağırlaşıyordu. Ve yeterince açıldığını yani suyun bel hizama geldiğim görünce okyanusun yüzeyinde bata çıka duran vücudu serbest bıraktım. Olduğu yerde bir ileri bir geri gitmeye başladı. Sadece vücudun ince bir bölümü suyun üzerindeydi, batan bir kayık gibi. Sahile çıktım. Dönüp karan-lıSdasuyun üzerindeki vücudu görmeye çalıştım. Dolunay yardım etti. Akıntı yardım etti. Uzaklaşmaya başladı. Bir iki saat sonra kıyıdan kilometrelerce uzakta olacaktı. Benim için, iki gün boyunca bulunmaması yeterli olurdu...
Arabaya döndüm, torpido gözünü açtım. Siyah torbayı alıp içindekileri elime boşalttım. İki tane kanlı siyah top. Amidou’nun o irirsaniye boyunca Sezar’ın Brütüs’e baktığıyla aynı bakan gözleri. Kaşıkla değil ama usturayla çıkarmıştım. Zedelememeye çalışarak. Ama fazlasıyla parçalamak zorunda kalmıştım yüzünü arabada, bu gözleri çıkarmaya çalışırken... Otele ancak biraz olsun kuruduktan sonra dönebilirdim. Sabaha doğru. Sonra da eşyalarımı opfeyıp Feridoun'a yani Greenville'e doğru basacaktım gaza...
Sabide, arabanın içini ve yüzümü deniz suyuyla temizledikten dört saat boyunca oturdum motor kapağının üstünde. Ön ^masattım yaslayıp ayaklarımı uzattım. Bir ara sol ayağımın ya-MdsMercedes’in yıldızım gördüm Tek bir tekmede karıştı o da Mtiatm kumuna Hepimizin er ya da geç karışacağı toprağa.. AMNfcM'yu unutmamak söz konusu değildi çünkü hiç düşünmü-Ben sadece, camlardan çıkmış ama döşemeden git-•mttuu- mm ederi kanı düşünüyordum. Pinou, Amidou’nun
de durduk. Kaptânla tanıştırıldım. Eşyalarım taş]nfl yola çıkmak istediğimi söylediğim için bir saat sürenh*\ I dan sonra denize açıldık. Teknenin ismi Hope’tu I
Umut teknesiyle, bu hayat ve dünyadan umutsuz oldu^ S I zihnimi öldürmeye gidiyordum. Çelişkilerin yakamı W ^ I niyetleri hiçbir zaman olmamıştı... I
Denizin üzerindeki yolculuğumuz bir hafta sürdü. Kıyıy I yakın yol almamıza rağmen dalgalar izin vermemişti hızlı mize. Ne kaptan, ne de iki kişiden oluşan mürettebat beninjj I gilenmişti. Kamsar yakınlarında neredeyse batıyorduk. On^Î şında pek bir sorun çıkmadı... Günlerimi genellikle geminin^ nunda üzerimde battaniyeyle, yazarak geçirdim. Elimde k%V{ H kalem olmadığı zamanlarda kamaradaki yatağa uzanmış, çelerimin akmasma izin veriyor oluyordum... Kaptan ile tayf^ I dan birinin arasmda dizel partikül filtresi temizleme herhangi bir patron işçi ilişkisinden fazl^ I olduğunu anlamam uzun sürmedi. Geceleri çok ses çıkarıyor^. I dı. Bense gözlerimi kapatınca hiç gitmediğim Banjul’un yakınla I nnda bulacağım sarayımı düşünüyordum. Çok az yemek yediği için sürekli bir yorgunluk vardı üzerimde, ilk başlarda az yemek, tam tersine gözle görülür bir enerji katmıştı vücuduma Dirileşmişti organlarım. Ama yemekten uzaklaşma eylemim artık ger-çek sonuçlarını doğurmaya başlamıştı. Bazı geceler, kağıt oynamıştık Kazandığım içkiler bana bir şey ifade etmediklerinden, oyundan sonra geri veriyordum koutoukou şişelerim... Vebîrsa bah, kamaramda uyanmış, annemi düşünürken kaptan içeri gjriç Banjul limanına yarım saat sonra varacağımızı söyledi..,
Yanın saat geçti. Attık demiri. Baryul’un beton limanına ilk ayak basan ben oldum. Sonra eşyalar geldi. Kaptan ayarladık kaç bin dolarla ülkeye girişimi... Ve daha önce hiç gelmedikte üJkede kendimi yapayalnız buldum. Umut ismindeki Uberyato duatf teknenin uzaklaşmasını seyrederken. Bissau yataûtf Wrpaket teslim etmeye gidiyorlardı...
.w tettm "Uj»«tbu. İft tekne Başka bir şey değil. ݧİ1 yoi almaya çabalayan bir tekne. Sonsrf &lğ*ianyk savaşan Mrceviş kıbuğu. Köhne bir
, Kamarasında uyudum. Hiçbir şey değişmedi İsterdim hjr insan olarak inmeyi o tekneden. partikül Değişmeyi, iyi biri olmayı, sevmeyi Hepsini isterdim. Ama istemenin yetmediğini l^en anladım. Hiçbir şeyin yetmediğini! Dünyayla mesafeli bir ^luk kurmak zorunda kaldım. Çünkü kuşkulandım bana verdiği ' n. Her şeyden! Kendimi kaybettim. Buldum. Umut adın-
teknede bir hafta kaldım. Ne dövmelerim silindi, ne de zihnim pekten vazgeçti... Belki de her gün düzenli olarak kullanacağım j^öral benzeri bir antidepresanla her şey düzelebilirdi. Doktor {(ontrolünde gelişen bir tedaviyle partikül filtresi temizleme yaşamaya alışabilirdim belki dç, insanların arasında. Sosyoloji kitaplarındaki o meşhur birey olur-dumbelki tedavinin sonunda Hedefleri olan, kendini gerçekleştir-meye çalışan, toplumun temelini tırnaklarıyla inşa etmiş o birey olurdum. Ama olmadı! Ne doktora gittim, ne de ilaç kullandım. Tersine ben doktor olmaya çalıştım. Düşmanı tanımak için. Anladım ki daha sonra, düşmanım da mutsuz kafesinde. O da, bir gün kravatını kopanp, önüne ilk çıkanı öldürüp yok olmak istiyor. O da caddelerde koşmak istiyor, üstüne gelen arabalara doğru. O da dinamitlemek istiyor, her gün biraz daha insanlığından ödünç verdiği toplumun temelini Görünce gizli arzusunu düşmanınım, yapacak bir şey kalmadığını anladım. Ne düşman vardı, ne de ben vardım, “Olmak ve m olmak arasında çok fark var” derler, yüzyılın ortasından çı-kşgelmiş seçkin entelektüeller... Ama bilmiyorlar ki, ikisi de yok... Var olmak bt hayal, olmayan bir dünyada...
Dünyanın var olmadığını yıllar önce bir arkadaşıma söylediğimde, “Bu senin düşüncen” yanıtım almıştım. Tartışmanın galibi verilecek yanıt basitti.
’taftyanm var okluğu da, başlangıçta birinin düşüncesiydi. BtâiTmn nM! Belki de başka bir gücün. Ama mutlaka, bu dün-4ı düşünce aşamasında olduğu bir zaman vardı.”
Birkaç saat sonra hâlâ yatakta çırılçıplak yatıy^ çe neden ne yapacağımı bilemediğimi düşünebilmiş^dizel partikül filtresi temizleme

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder