2 Ağustos 2017 Çarşamba

dizel partikül filtresi temizleme ve insan analiz

dizel partikül filtresi temizleme ve insan analiz

dizel partikül filtresi temizleme ve insan analiz dini uyuşturabilmek için uydurduğu bir masal mıydı? I duró- Yatakta, çarşafın üzerinde kendi etrafımda döne^^ I maş derime yapışıyordu. Kurtulmak için dönüyor^ 0,eH I yerde. Ama hareket ettikçe daha çok yapışıyordu. Kendj^ I böylesi bir ölüme inandırabilmiştim ?.. Bütün dünya yapış^ I allak vücuduma. Her şey. Çocukluğum, eski arkadaşlar^ |}f I altı milyar insan. Bırakmak istemiyorlardı beni. Gitmemi,^ I mamı, zihnimi öldürmemi engellemeye çalışıyorlardı. Bense ^ I nüyordum yatakta Gözlerimi açmaktan korkuyordum, Bupa^ I beynimden bir emrin gelmemesi, zihinsel ölümün varlığı haku I daki şüphem, içimdeki bütün acı belki de, köklerimi saldığa I dünyadan kopmamın bedeliydi. Belki de iki kutu ilaç içip ^41 sini kurtarmaları partikül filtresi temizleme için polisi arayan birinin korkusuydu vücudu. I mu kaplayan...
Bir süre sonra yavaşladı yüzümden fışkıran terler. Nehirler 4.1 ruldu. Nefes nefese kollarımı açıp durdum. “Sakin olmalıyım? dedim. “Hayal görmedim. Rüya değildi olanlar. Sakin olmalıya, Bütün yanıtlar bende. Sorabileceğim bütün soruların karşılığı« terlerimde. Sakin olmalıyım. Şimdi durumun analizini yapalım Elimizde bir adam var..." Bir muhasebeci gibi hesap yaptığım içi inanıyordum kendimden. Utanacak başka kimsem yoldu...
Bir adam var. Ve zihnini, düşünceler sistemini kapatmak, ipü etmek, yok etmek istiyor. Böyle bir şey yapmasının nedeni, b® açıkken kendini hiçbir zaman iyi hissetmemiş olması i Evet! Sadece iyi hissetmek için mi bunları yti kadar ? Evet! Her şeyi denedi mi hayatta, böylesi ön® İMM» vermeden once ? Hayır î Peki aceleyle verilmiş S® .oknadığınfl emuı mi? Evet! Ama daha sadece yir®b Geçirtil kalmış! Uünyayı reddinin nedenini yoksa | da ku^agiiuÉMBÉten gibi
1 girmiş bu İşe ? Nedenini biliyor. Sadece çağının çocukla kimseye benzemiyor. Nedeni bir tane. Her şeyin, içim gün büyüyen sonsuzluğun nedeni bir tane. O da yaşadığı taklan bakabilme yeteneği. Kişinin öncelikle kendine ' jjcten bakmasıyla başlayan daha sonra bütün hayatına^ dostla* yayarak keskinleştirdiği uzaktan seyredebilme yeteneği. Zaman içinde normal bir insanın yapması gerekenlere, bunları yaparken itaat etmesi gereken toplumsal, ahlakî ve yasal kurallara uzaktan bakabilme yeteneği. Ve Kayra içinde keşfettiği bu yetenekle kendini, sihirbazın numaralarının gerçek yüzlerini bilen ve eklenemeyen bir çocuk gibi hissediyor. Onu güldürmeye çalışan palyaçonun makyajının altındaki acılan fark edebildiğinden güle-meyen bir çocuğa benziyor... Hayatın kulislerinde gezdiği için sahneden nefret eden biri gibi. Uzaktan bakabilmek olup bitenlere onu yaşayan değil, var olan değil, gören ve iğrenen haline getiriyor Belli bir süre sonra iğrenmenin yerini duygusuzluk ve kayıtsızlık alıyor. Dünya üzerinde oynanan gündelik hayat oyununun kurallarını, onlara uymayacak kadar iyi tanıyor. Kadınları öperken gözlerini kapatmıyor. Bir usturayla kolunun üzerine ya-n yazarken acı duymuyor, çünkü o anlarda kendini başkasının vücudundaymış gibi seyretmekle meşgul oluyor. Var olan her şeye uzaktan bakabildiği için hiçbirinin sihrine kapılamıyor. Ve gözleri gördüğü için hayatın arkasını, dünyanın o kadar da iyi tasarlanmış bir yer olmadığını biliyor. Ve uzaktan seyrettiği hayat ateşi onu ısıtmadığı için “Zihnimi öldürürüm” diyor. Oysa uzaktan bakamayacağı herhangi biri ya da bir şey çıksa karşısına, hazır, Mçii (muti aşmış, çıplak elleriyle tutmaya... Ve milyarda bir görü-m uzaktan bakabilme yeteneği Kayra’da var. Farkında olmadan geüşUrdığr bütün insanlığı yaşadığı hayattan vazgeçirecek kati * bir yeterek. Dtiuyaya, TanrVya, aşka, paraya, i r*jUh>
< her şeye uzaktan bakabilme yeteneğine sahip oh tasından ötü-#JH0İÎ |§i; gerçek (kgil. Gülerken kendisi değil. Öldürürken bunları yapan 75 kiloluk bir et yığını Bir be* mı Ifcpşi: rm. kendi um uzaktan bakan bir zihin. Ve bu yetene %m0e bildiğinden. kendisini büyüleyecek kadaj
B mükemmelleşmiş bir hayatın, böylesi bir yeteneğe sah I nrı bile uzaktan bakamayacakları, davetkâr bir dünyan,^
I yeceğini bildiğinden zihnini öldürmeye karar veriyor,
Yansını yüksek sesJe, yarısını içimden yaptığım, içimdeki I /erin konuşmasından doğan diyalog sayesinde biraz olsun ^ İamıştım. Onaylamadığım bir yöntem de uygulamış olsam ^
Sim toplamaya ihtiyacı olan ve her şeyi sırasıyla düşünerek me ulaşmaya çalışan insanların yöntemini uygulamış da ota
işe yaramıştı, Seslerden birinin son yaptığı konuşma bana, jç^ |_
de bulduğum durumun nereden kaynaklandığını, zihinsel ölü^ neden arzuladığımı anlatmaya yetmişti. Artık biliyordum, ta% men kontrolden çıkmış bir yetenekten kaynaklandığım. Ben $a. dece fazlasıyla ciddiye almıştım, küçükken babamın bana birini I üzdüğümde söylediği o sözü. “Kendini karşındakinin yerine koy,”
Ve ilk başlarda bunu o kadar çok yapmıştım ki, bir gün dönüş yolunu yanı kendimi bulamadım ve beynimin bir parçası boşlukta uçuşan, hayata uzaktan bakan, sadece seyreden bir çift göze dönüştü. Bütün duygulan bilen ama hiçbirini hissetmeyen biri oldu Kayra İşte her şey, vardığım nokta, üzerinde döndüğüm yatakta gerçek ismimi hatırlayamıyor oluşum bundan kaynaklanıyordu. Bende gerçeklik duygusu yoktu. Hepsi bu!
Doğruldum yattığım yerde. Bitmişti sorular. Sıra geldi, yağmur gibi yağan emirleri dinlemeye. Çark dönüyor ve program devam ediyordu. Kendimi dinlemek işe yaramıştı. Saklandığı yerden çıkan zihnimin diğer tarafı, karanlık yüzü dışan gitmemi emretti. Yürümemi Önce Banjul’un içinde sonra dışına doğru. Sahilden yürümemi fmddtyordu kulağıma, Rüzgârın uçurduğu okyanus flerreterinm sağ yanağıma değdiklerini hissedebileceğim kadar sabdden. Ve bulacaksın, diyordu. Belki bir ev, belki de bir kulfr fe Bm de biliyordum bulacağımı.
j|| .tan» Wl« gömleğim, spaft keten pantolonum. Yanıp -alM atnmdji». Sadece çorabıma sıkıştırdığım küçük Solingema Müa haçlarımı taradım aynanın karşısında. Yavaşça Hiçbir te i» imne&v Eskiden gitarımı
^/(pıiavan siyah gözlüğümü taktım. Mümkün olduğunca
yaklaya da beyazların çoğunun yaptığı gibi sandaletlerle Afrika’ya ilk geldiğimden beri. dizel partikül filtresi temizleme Gittiği yerlere uyum ^fyaıı bir değildim. Her ay bir yenisini aldığım, bağcıktı siyah , ayakkabılar giyiyordum. Çünkü çıkabilecek kavgalarda vakkabılann sağlam burunlarıyla atılacak tekmelerin çok yaran oluyordu. Dolayısıyla bir turistten çok, bir elmas kaçakçısına benzetirlerdi beni, partikül filtresi temizleme sokakta yürürken. Son bir kez aynada kendime baktım. Gömlekten taşmış kollanmdaki dövmelere baktım. Üe zaman yaptırdığımı bile hatırlamıyordum birçoğunu. Anlamlanın, hiçbir şeyi hatırlamıyordum. Ve güldüm kendime bakarak, sahip olduğum tek şey olan bedenimi böylesine hoyratça kullandığım için. Annem derdi zaten:
‘Dokunduğun her şeyi bozuyorsun! iyi bakmıyorsun eşyalarını’
Haklıymış... Bedenimi de bozmuştum...
Otelin kapısına inip sağa sola baktım. Akşamüstünün kokulan ve serinliği bastırmıştı partikül filtresi temizleme Gambiya’ya. Ingiliz kültüründen nasibini ataş bir halkın arasında, seslerin en çok geldiği tarafa doğru yürümeye başladım... Ben biraz garip yürüyordum. Çok hafif yaylamsak. Kollarımı fazlasıyla sallayarak. Ayda yüzüyormuş gibi... Birkaç beyaz gördüm sokaklarda. Yol soran. Kendilerine uzatılan sahte, markalı parfümlere bakan. Birkaç tane de, geçen arabaların çimle gördüm. Tamdım onlan hemen. Kaymağım yiyenlerdi onlar. Ösfaîi» renginin doğal hakkını alanlar. Afrika'nın etim yiyen > adar ftnou benzeri yarasalar. Büyük siyah Mercedesler içinde mxjoriardı şehrin sokaklarında. Eğer vazgeçmeseydim hayattan, •xrî4e<ı»tar|jbt olacaktım En şiddetli işi büe kabullenebildiğim!,
/ ^(liayat/ıktığiinı bilen bu adamlar beni de yanlarına katmak ,î- iıtf pyi yapacaklarından, karşı koyamayacak ve Ortaçağ soy-^suubemzeyen yılanların arasına karışacaktım...
tava girdim. Kafaların bana dönmesi uzun sür-n îçeriddciiertf* yarısı fahişe, yarısı da şişko beyazlardı. B
di, şişkoları otellerinden alıp buraya getirmiş ve kafa malarını sağlayacak olan... Anladılar benim o beyazi!^\ dığımı. Ne ayağımda Nike terlikler, ne de aynı renkten^S bir freebag vardı. Boş olan bir masaya oturup neredeyse-K rinin tamamını açıkta bırakan bluzuyla ortalıkta dolaşan^ kızın ne içeceğimi sormasını bekledim. Ve geldi. Göğt^N burnuma girmesini önlemek için kafamı biraz geri çekmek ^ da kalarak, “Bir capuccino” dedim. Gözlerini açarak şaş^1' beklemek istemedim, en azından viski istememi bekleyen^ ğüslü kadın garsonun. “Hemen !” diye bitirdim aramızdaki ^ yi. Bir şeyler mırıldanıp kendi kabile dilinde, bara doğru parişimi söylemek için. Gözlüklerimi çıkanp gömleğimin Ce^ astım. Üzerimde sadece Fransız Frangı vardı. İki küsur dolar odamdaydı. Umursamıyordum bir temizlikçinin meraki^ reketlerle çantalann içeriğini keşfedip sevinçten çığlık atmai^ malini...
Kafamı kaldırdığımda, karşımda bir kadının oturduğunu^. I dlim. Gerçekten dizel partikül filtresi temizleme de algılarım zayıflıyordu. Nasıl fark edememiş. I tim, sandalyeyi çekip karşıma oturduğunu? Bir fahişeydi.Koyu I kızıl saçlı bir zenci. Bembeyaz dişleriyle sırıtıyordu. Ve masan altından, sağ eli sol dizimi okşamaya başlamıştı. Elimi pantolonun cebine götürüp, tomarın içinden üç yüzlük olduğunu tahmin ettiğim banknotları çıkarıp dizimi okşayan eline yine mas* al-tından tutuşturdum. Paranın dokununca verdiği hissi en gerçek orgazm olarak kabul ettiğinden, birden gözleri kısıldı, yüzüne da ha da yayıldı ağzı.
Teşekkür ederim. Ama neden?” diye sordu düzgün İngilizce siyle.
“Beni rahat bırakman için l* deyince ağzı birden tek bir nokta ya dönüştü ve gürültülü bir şekilde, iri kalçasının yardınuylasan dalyeMiru geri iterek kalkıp iki masa yalandaki başka bir beyaza kaişmma oturdu Tabii ki benim 300 frank çoktan inmişti si# tfpMmn dibine. Ama yine de oturduğu yerden beni 8$ içto karşısındaki yaşlı beyazla güiümse^jgk konuşu# bir zenci kadınlara hm melekn
Yakışıklı olmasam da, cebimde para olduğuna işaret eden kı-
afetlerim ve bölgede değeri asla düşmeyecek beyaz bir derim vardı Dolayısıyla yüzüne bir gülümseme oturtması fazla uzun sürmedi. Biraz daha yaklaşıp eğildi yüzüme doğru. Tütün kokuyordu. Mentollü.
“Ne zaman istersen çağır beni. Buralardayım...” diye fahişane bir tokat patlattıktan sonra ağzından saçüan kelimelerle, dudaklarım yaklaştırdığı sol yanağıma, bu kez kalçalarını konuşturmaya başladı. En az vücudunun önü kadar çok hikâye anlatıyordu arkası da. Gerçek bir gösteriydi kadın. Böyle insanlar tanımıştım. One-man-show’lar!..
Sağ çaprazımda oturan fahişe beni bakışlarıyla pişman etmeye çalışıyordu hâlâ Onu reddettiğim için kendimi öldürmemi istiyor olmalıydı. Ama benim öyle bir niyetim yoktu. Benim hiçbir cinsel niyetim yokta Capuccino’nun köpüğü, geldiğinde çok az ve tadı da acıydı. Yansına geldiğimde zaten rahatsız olmadan en son ne zaman bir şeyler yiyip içtiğimi düşündüm. Bir hayli zaman oluyordu, Yemek yerken ağzıma attığım her lokma dişetlerimi acıtıyor, mideme inene kadar dokunduğu her yeri yırtıp parçalıyordu. Tabiî id, bu sadece benim öyle hissetmemden kaynaklanıyordu. Fizyolojik bir rahatsızlığım yoktu, kronik sıtma dışında. Ama zaten hayatın kendisi de fizyolojik değildi. Biz insanlar öyle olmasını istemiştik! Anlaşılması daha kolay olsun diye...
Ve bıraktım elimdeki fincanı. Büyük ihtimalle ister istemez yüzümü partikül filtresi temizleme buruşturmuştum. Bir şeyleri ağzına atıp çiğnemek, altı sa-
lt sonra vücudunun başka bir yerinden çıkarmak, bütün bunlar um» 4f)ğ@Ği§ı geldi Yani canavarca. Çevremde, büyük bir işt
şekilsizleşınejd yaşamış gibi görünmüyordu. Çok çekici j I
dü olduğunu zihnim kabul ediyordu ama bir insanı artık ^ I kici bulamayacağımı da ben biliyordum... I I
Konuşmayı Anita başlattı. Sessizlik bazı insanlara çok ^ lir. Dayanılmayacak kadar ağır.
“Benimle yatmayacaksın. Bunu anladım. Peki ne yapmak^ sin ? Yani bundan sonra ne yapacaksın ?” diye sordu.
Zihnimin kontrolünü elinde tutan gizli bölme onda raw edici bir taraf bulamamış ve varlığım kanıksamıştı. Hattabejk de, bana geri kalan hayatımda bakacak insanın Anita oldw söylüyordu. Ama öncelikle onun fikrini öğrenmeliydim. Ko% madan bu sapkın soruyu sormalıydım. Dikkatimi ağzımdanj| kelimelere vererek konuşmaya başladım.
“Şimdi beni çok iyi dinle Anita”
Bütün vücudumla ona dönmüş, gözlerinin içine bakıyordum Bir çeşit evlenme teklifiydi yaptığım.
“Ben ölüyorum. Ama tahmin ettiğin gibi değil. Kısa bir sum sonra, nefes almaya devam edecek olmama rağmen beynim ^ masun durduracak,”
Daha açık konuşmalıydım.
“Belli bir süre sonra düşünememeye başlayacağım. Kafam ölecek ama kalbim yani bedenim yaşayacak.”
Söylediklerimin yarattığı tepkiyi görmeye çalışıyordunı to hiçbir açık vermiyordu. Sadece dikkatli bir biçimde dnûiyotte Gerektiği zaman ciddi olabileceğini gördüğüm için rahata# j^ekUğ^nde, bana birinin bakması gerekecek Be# tellilenmesi, Bedenimin bütün ihtiyaçlarını karşılaması. Ve|i Jdşiyi arıyorum*
4Ne düştodkığüfiû anlamaya çalıştım. Eündefc P'
bnatapf ve sigarasını söndürmüştü. #kiyoırdu tiradım
. Mkonusu kişinin işi çok zor olacak. Yani bir çeşit felç geçi «olan vücudumu hayatta tutmak sanıldığı kadar kolay olma-^¡tk. An» karşılığım da fazlasıyla alacak. Bu çok garip gelecek-?ama ben, demin de söylediğim gibi dizel partikül filtresi temizleme o kişiyi arıyorum.” t! yattıklarımın tuhaflığı, üç kadeh şampanyanın üzerinde ya-hafifliği yok etmişti. Elbisesini giyip geldi. Belki de üşüdüğü düşündü, bu cehennem sıcağında, aklının alamadığı bir duanda olan benim karşımda. Ve karmaşık cümlelerime gelebilecek en mekanik ve mantıklı yanıt, bir soru kılığında geldi.
“Sana, daha doğrusu bedenine nerede bakılması istiyorsun ?”
Fazla düşünmeden yanıtladım.
“Ne ülke, ne de şehir önemli, önemli olan tek unsur güvenlik. partikül filtresi temizleme Vücudumun mutlak bir güvende olması gerekiyor. Dış dünyanın bütün tehlikelerinden uzakta olmalı!”
Kafasında canlandırmaya çalışıyordu düşünmeyen bir bedeni. Çevresindeki, tanıdığına ihtimal verdiğim felçli insanların görüntüsü gelmişti gözünün önüne. Devam ettim konuşmaya Başlamışken bitirmeliydim. Zihnimin gizli bölmesi Anita’ya inanıyordu.
“Ve benimle ilgilenecek kişinin bu konuyla ilgili bana en ufak bir soru sormasını istemiyorum. Bir hastalık olarak düşünebiliriz. Bir çeşit uyku hastalığı. Ölene kadar uyumak gibi. Ve belki de bilinmesi gereken tek konu, uykunun ne zaman başlayacağına bcıüm karar verecek olmam.”
işte asıl noktaya gelinmişti. Tepkisi derhal akimda yoğunlaşıp oir yanardağ gibi patladı ağzında. Kelimeleri kaynayan lavlardan iafc,
'Peki neden yapıyorsun bunu kendine ?” diye, gizlemediği bir dehşetle »ordu Bense her zamanki gibi başka şeyler düşünüyordu» fcnı o bu soruyu telaffuz ederken bile aklım başka bir yer-.#t#: Bugüne kadar hiç hamakta yatmadığımı düşünüyordum, fcp Ipprodftki umaaûmn söylediklerini biraz olsun dinleye-•'dsiiydiifi, belki 4e şimdi bu noktada olmazdım... Ve boşlukta .«ken gördüğüm fikirlerimi bir kelebek ağıyla yakalayıp tekrar )çifte soktuktan sonra yanıtladım... Kumalıydım.dizel partikül filtresi temizleme

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder